22 March 2020

#evdekal


Sevgili Ece, 

Şimdi senin karşında çok karmaşık duygularımı ifade etmek için duruyorum. Umarım beni şimdi değilse bile, yıllar sonra anlayacaksın.

2011 yılında doğdun. Doğacağını öğrendiğim gün başlamıştı kaygılarım, kafamda deli deli sorular. Kimini seslendirdiğim, kimini dile getirmek değil aklımdan bile geçirmeye çekindiğim bir sürü sorular. 2013 yılının Mayıs ayı sonu, "Gezi Olayları"nın başlangıcıydı. İlk defa o gün evde, televizyonun karşısında dört dönüp; "Senin geleceğin için bugün dışarıda, herkesle beraber olmalıyım, ya da senin geleceğini görebilmek için senin yanında kalmalıyım" düşünceleri arasında gidip geldim. Çıkamadım dışarı. Onlarca arkadaşım, dostum her gün dışarıda, bir mücadelenin içindelerdi ve ben sana sarılıp evde kaldım. Ya bana bir şey olursa, ya senin büyüdüğünü göremezsem diye. Korktum. Çok korktum. 

2016 Temmuz. İlk defa duyduğum bir kelime olan "Kalkışma" ile tanımlanan bir gece yaşadık. Bilinmezlik, haber kirliliği, kaygı, merak, selalar, jet sesleri ve gümbürtüler. Yatakta huzur içinde uyuyordun. Sana sarılarak ağladım. Ya bu birlikte son gecemiz ise diye. Korktum. Çok korktum. 

2020 yılının Mart ayındayız. Tam bir haftadır evden çıkmıyoruz seninle. Baban mecburen işe gidiyor ama biz seninle kapının önüne bile çıkmıyoruz. Tüm haber kanalları zaten bir süredir bazı ülkeleri etkileyen bir virüsten bahsediyordu. Bize hiç yaklaşamazmış, ulaşamazmış gibi izliyorduk haberleri. Şimdi yaşadığımız ülkede, yaşadığımız şehirde insanlar ölüyor. Her gece sayıları artıyor. Sen yine yanımdasın ve ben yine dışarı çıkmıyorum. Üstelik bu sefer yapılması önerilen tek şey de bu. (#evdekal) Her dakika yeni bilgiler, yeni haberler. Yine bilgi kirliliği, yine kaygı, yine merak. Her gün telefonla sevdiklerimizi tek tek aramaya çalışıyorum. Birçok insan için mecburen hayat devam ediyor. İşine gitmesi gerekenler, günlük hayatının bir süresini mecburen dışarıda geçirmesi gerekenler hala var. Bir de biz günlük hayatımızı normale yakın yaşayabilelim diye dışarıda, işlerinin başında olması gerekenler var.  Ne yazık ki, onlar için en iyisini dilemekten öte hiçbir şey gelmiyor elimden. Evde oturmaktan, yasaklara uymaktan başka.  Çaresizlik korkunç. Bu sefer çok sevdiğimiz büyüklerimiz bizden daha çok risk altında. Her gün seslerini duyup rahatlıyorum. Aklımdan geçenleri bırak dile getirmeyi, paylaşmayı; durdurmaya gayret ediyorum. Yine sana sarılıyorum. Korkuyorum. Çok korkuyorum. 


23 Mart 2020, Ankara