18 August 2014

Foça ve Side Seyahati, Ağustos 2014


Minialışverişkolik neredeyse artık 3 yaşında. Tabi ki çocuk yetiştirme tecrübemiz de öyle..

Çocuklu tatil nasıl olur, ne gerekir falan herşeyi biliyoruz artık...

Dersem inanmayın tabi ki...Her sene farklı ihtiyaçlar, farklı tercihler...Benim değil tabi ki..O'nun tercihleri, O'nun istekleri, onun ihtiyaçları...Çok sevgili doktorumuz ve akıl hocamız Namdar Uluşahin bize bunu Ece yaşını doldurmadan belirtmişti:"1 yaşından sonra yapılan tatillere zaten tatil demiyoruz" diye...O anki hafif gülümsemem az kalmış...Şu an yerini yüzümdeki güneş yanıkları almış...

Ne mi yaptık? Buyurun anlatayım:

Adı tatil zannediyoruz ya, uzun olunca daha iyi olur diyerek bayramın ikinci günü evden Foça'ya Ece'nin babaanne ve dedesinin yazlığına doğru yola çıktık. Tercihimiz havayolu. Buralarda aksayan bir şey yok. İzmir uçuşu ve sonrası transfer ile yazlığa varış şahane. Yol boyu tatil nedir, ne yapılır gibi formatlayıcı sohbetler ile ulaşıyoruz Foça'ya.
4 gün burada her günü yemek seanslarında sıkıntı, oyun saatlerinde neşe ile geçiriyoruz. 
Her gün dedesi ile öğlen uykusunu sahilde uyuyor Ece. Evde koyulan katı kuralları elimizden geldiğince devam ettirmeye çalıştığımız için fonda ağlama sesi ile hararetli tartışmalar yaşıyoruz kendisi ile. Ece'nin artık her şey ile ilgili tercihi ve kesin kararları var. Hiç bir planı ona önceden anlatmamışsanız uygulayamıyorsunuz. Yani usulca yapamıyorsunuz. Ece'nin annesinin inadı da meşhur olduğu için tartışmaların harareti epey yüksek oluyor. Ne var ki babaanne ve dedemizi çok özlediğimiz için biraz esneklikler ile sorunları çözüyoruz. 

4 günün sonunda 2 Ağustos Cumartesi sabahı erkenden İzmir'den Antalya'ya uçuyoruz. 
Odamızı ancak öğlenden sonra teslim alabildiğimiz Horus Paradise Oteli'ne kızgınlık ve öfke ile başlıyor tatilimizin ikinci yarısı.
Öğlenden sonra Ece'nin dayısı, yengesi ve kuzeni de giriş yapıyor otele. Ece'nin de neşesi yerine geliyor elbette.
Pazar günü aramıza Özer Ailesi de katılıyor. Kızlar kareyi tamamlayınca keyiflerine denecek bir şey kalmıyor doğrusu.

Her günü kahvaltı sonrası önce kaydıraklı havuz, sonrasında deniz sonrasında diğer havuz rutini ile geçiriyoruz. Sulardan çıkmıyorlar elbette. Hava sıcak, deniz sıcak. Kumdan kaleler yapan babaları var. Ne istesinler ki daha fazla.. Ece ve Çağla öğlen uykularını aksatmıyorlar. Sadece o saatlerde yatar pozisyon alabilen biz ebeveynlerin dinlence kısmı da bununla sınırlı oluyor. 
Akşam yemeği sonrası otelin "Mini Club"ında 1 saatlik dansın ardından Side'nin merkezine yürüyüş hiç aksamıyor. Yolun yarısında yenilen dondurma da hiç atlanmıyor tabi ki. Scooter'lar ile 3 km.lik yolu keyifle geçiriyor kızlar. Dönüş yolu elbette bebek arabalarında uyuyarak aşılıyor. 
Aktivite çeşitliliği Olça Bora ve Hatice Özer sayesinde epeyce. Kızların sıkılmasına hiç müsade etmiyoruz. Bu bizim de dinlenmemize müsade etmese de..
Yemeklerden önce bir de araba kiralama keyfi yapıyor kızlar.
Bu yıl da geçen yıldan farklı idi. Ece artık çocuk ve sadece çocuklarla çok mutlu oluyor. Minialışverişkoliğim hızla büyüyor..Bakalım gelecek yaz bizi neler bekliyor olacak..
Dönüş yolculuğumuz Sevgili Özer Ailesi'nin 7 kişilik aracı ile.. 3 çocuklu arabamız, Side'den Ankara'ya saatte ortalama 110km hızla gitmesine rağmen 12 saatte varıyor. Yolun da tadı sonuna kadar çıkarılmış oluyor :)