29 September 2014

Mini Alışverişkolik 3 Yaşında, 14 Eylül 2014


1 yıl daha...mutlu bir yıl daha bitti. Mini Alışverişkoliğim bir yaş daha büyüdü...

Yaşlanmak kelimesi ne zaman kullanılmaya başlıyor acaba...Acaba ne zaman büyümüyor ve yaşlanıyoruz...Neyse, şimdi sırası değil dram yapmanın di'mi? 

Artık resmen çocuk oldu Ece. Resmen derken şaka yapmıyorum. Kıyafetleri artık bebek reyonunda yok. Tıbbi olarak da tanımlanırken 3 yaş çocuğu deniliyor kendisine. Gerçi benim anlaşmam var, o benim hep "bebeğim". Kiminle mi? Kendi kendimle yaptığım bir anlaşma bu...Çok da mucizevi değil..Her annenin var bundan..Ben de artık her anne gibiyim..Gururla da belirtiyorum...

Her anne gibi endişelerim var, her anne gibi sevinçlerim, duygusal geliş gidişlerim, kaygılarım, umutlarım ve hayallerim var. Neden olmasın ki..Ben de anneyim..

Hazırlıklarım yine elbise seçimi ile başladı. Ece'nin kıyafeti Seçil ve Emre TOROS'un hediyesi ona. Tabi ki ardından aynı renklerde tamamlayıcı ürünlerin bulunması hareketi: Masa örtüsü, çatal ve bıçaklar, peçeteler, balonlar, tabaklar ve pasta. Elbise www.amazon.com'dan sipariş edildi, diğerleri www.partipazar.com'dan.

Bu doğum günü kutlamasının temelini " Her şeyde vardır bir hayır" cümlesi oluşturdu. Organizasyonumdan bir hafta önce iki yıldır yaptığım gibi Papazın Bağı'na geleceğimizi bildirmeye gittim. Sahipleri tam 35 yıllık komşularımız olan işletmeden ne yapmasını beklersiniz: " Yine bize geldiğiniz için teşekkürler", "Lafı olmaz Pınarcım, sana burayı ayarlamayacağız da kime yardımcı olacağız?" falan...Öyle olmadı, şöyle oldu: "Biz bir konuşalım da seni arayalım"..Oysa benim çocukluğumun tüm doğum günleri burada yapılmıştı...Ece'nin de öyle olsaydı...

Olumsuz cevap telefonu pazar gecesi Lozan Park'ta yemek yerken geldi. 15 dakikalık bir hüsran, kızgınlık, öfke silsilesinin ardından gelen çözümcü yaklaşımlar, araştırmaya girişmeler ve aydınlanma ile nihayetlenen idrak sürecim beni her gelişimde memnuniyetle ayrıldığım Lozan Park Kafe& Restaurant'ın işletmecisi ile tanıştırdı. Şanslıydık, oradaydı. Şanslıydık, çok kibar, ilgili ve çözümcüydü Miraç Bey. El sıkıştık ve ayrıldık. "Her şeyde vardır bir hayır" diyerek.

14 Eylül Pazar günü 13:00'te hazırlıklar için oradaydık. Bahçede yerimiz ayırılmıştı. Miraç Bey'in de yardımı ile güzelce süsledik masamızı ve etrafı. 15:00'te önce rüzgar ardından fırtına ve şiddetli yağmur. 2 saatte hazırladığım herşeyi 5 dakikada içeri taşıdık. Ve de oldu..Her şeyde vardı bir hayır işte. Papazın Bağı'nın kapalı alanı yoktu. 
Yine bizimle birlikte olmayı tercih eden, çok sevdiğimiz dostlarımız ile kutladık bu günü. Bizim için özel olanı, aile ve dostlarla paylaşmak benim için çok önemliydi. Bu yıl da herkesle birlikte olduğumuz için, her şey bizim için çok güzeldi. Etrafı güzel insanlarla dolu olunca insanın, hayat çok güzel oluyormuş. Bu gün biz, yalnız olmadığımız için şükrettik. 

Sevgili Ece,

Buradaki fotoğraflar ne kadar yansıtır bilemem ama yüzümüzdeki gülümsemeyi sana borçluyuz. Sen hayatımıza girdiğinden beri biz; sana, birbirimize ve etrafımıza çok farklı bakıyoruz. Kararlar alırken, programlar yaparken artık çok daha farklıyız. Yaşamı sayende farklı değerlendiriyoruz. 

Senin doğumun, yanında birçok farklı duyguyu da doğurdu. Hiç bilmediğimiz, görmüşsek bile anlamadığımız, anlamlandıramadığımız bir çok davranışı beraberinde getirdi. Sayende biz de farklıyız. Senin için, inançlarımız doğrultusunda, ailelerimizin bize işlediği, bizim geliştirdiğimiz doğrular çerçevesinde elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışacağız. Dileriz sen de bunlarla mutlu olursun. Yüzün hep güler, şansın bol olur, ailen yanında, dostların da en az bizimki kadar çok olur..

İyi ki doğmuşsun, iyi ki bizim olmuşsun küçüğüm...