29 September 2015

Anaokuluna Başlangıç


Okuldan bir gece önce:

Sen şimdi yatağında mışıl mışıl uyuyorsun ama ben hala yatamadım.

Sen henüz heyecandan uyuyamamanın ne olduğunu bilmiyorsun belki ama ben 02:00 olmasına rağmen cin gibi ayaktayım.

Sen yarın "büyük" okuluna gideceğin için heyecanlısın, ben ise akşam okuldan eve nasıl döneceğini merak ettiğim için.

Sen yarın ne oynayacağını düşünüyorsun ben ise ileride ne olacağını.

Sen okulunun ilk gününde saçlarını nasıl yapmak istediğini düşünüyorsun, ben ise mezuniyetini.

Sabaha kadar seni seyrediyorum. İçindeki meleğin yüzüne vuran ifadesini.

Kırmızı ayakkabıların hazır ama sen de hazır mısın bu hayata?

Okulun ilk günü:

Sabah erkenden uyanıp kendin giyiniyor ve benden önce hazır oluyorsun. Biraz bahçede fotoğraf çekiyoruz. Beni kırmıyorsun ve birlikte ilk gün anısına fotoğrafçıya gidiyoruz. 

Heyecanını hissedebiliyorum. Sen de benimkini elbette. Yolda gelen telefon ile zaten her daim hazır olan gözyaşlarımı tutamıyorum. Seçil'in sesi geliyor. Çoktan yola çıkmış, o da geliyor okula. Titriyorum. Sen de seviniyorsun. Onu okul bahçesinde ilk görüşünü unutmam mümkün değil.


Yaklaşık 98-110cm aralığındaki 18 endişeli yüz ile buluşuyoruz sınıfında. Onların aynı ifadeli aileleri ile de tabi ki. Resmi tebessümlerle birbirimizi selamlıyoruz. İki kişi var sınıfta. Kendinden emin, mutlu ve içten gülen: Sınıfın iki öğretmeni. İçimi rahatlıyor. Onlara emanet ediyorum seni.

Eve geçip, okul servisi ile dönüşünü beklemeye başlıyorum.Gelmek bilmiyor servis. Binebildin mi, iyi misin bilmiyorum. Mutlu musun acaba? Ne kadar çok bilinmeyen var.

İnişini unutmam mümkün olmayacak. Yüzündeki gururlu ifadeyi de. Mutlusun.

Her şey yolunda işte. En azından şimdilik...

Ana okulu serüvenin başladı miniciğim, küçücüğüm...Hadi hepimize kolay gelsin..

27 September 2015

Mini Alışverişkolik 4 Yaşında, 14 Eylül 2015


4 yaşında mini alışverişkoliğim. Yine mutlu geçen bir yılı daha bitirdi. Şükürler olsun. Sağlığı yerinde olduğu için, huzuru yerinde olduğu için, ailesi yanında olduğu için...

Benim minişim, cücüğüm, küçücüğüm...Hayatımda yaptığım en iyi şeysin sen...Neşem, mutluluğum, huzurum, umudum, hayallerimsin sen. İyi ki doğmuşsun, iyi ki doğurmuşum...

Bu yıl doğum günü için yeni bir yer arayışımız yine Lozan Park'ta nihayetlendi. Mete'yi parkta bir doğum günü organizasyonu fikri pek mutlu etmedi başta. Parkın içinde bizleri geçen yıl ağırlayan mekana gittik yine. Teklif vermelerini beklerken gelen telefondaki ses, restoranın tahliye edileceği bilgisini verince, rüzgar benden yana esmeye başladı ve Mete de mecbur kaldı kabullenmeye. 

Hazırlıklarım elbette yine elbise seçimi ile başlamıştı. www.amazon.com'dan sipariş ettiğim elbise elimize ulaştıktan sonra yine renk temalı planlama; süsler, masa örtüleri, mısır paketleri, plastik yeme içme malzemeleri, peçeteler ile devam etti ve parkı yeşil, beyaz ve laciverte buladım. Masa örtüleri için kumaşlar Bursa Kumaş Pazarı'ndan. Dikişine de yardımcı oldular. Pelur süslerin küçük  boyları www.aliexpress.com sitesinden, büyükleri kendi imalatım. Bu yıl tabak, bardak, çatal ve bıçaklar Metro'dan.

Renk temalı doğum günü serisinin bu yıl sonuncu olması korkusu var içimde çünkü mini alışverişkoliğim çizgi film karakterli doğum günü seçeneği ile Şubat ayında gitmeye başladığı kreşinde tanıştı. Gelecek yıl bakalım nasıl bir tercih yapacak kendisi. İtiraf ediyorum, o türlü bir hazırlık beni çok mutlu etmeyecek ama bu yıl öğrendiğim en önemli bilgi; artık hiçbir şey sadece benim tercihim olmayacak. Ece artık 4 yaşında, gelecek hafta okula başlayacak bir çocuk çünkü. Artık birçok şeyi birlikte planlayacak ve birçok şeye birlikte karar vereceğiz. Bakalım ne olacak.

Hava harikaydı. Cumartesi yağan yağmur korku vermiş olsa da , hava tahmini yapan siteler beni yanıltmadı ve güneş bizi yalnız bırakmadı. Hazırlıklarım saat 07:30'da başladı. 08:30'da parkta masa taşıyordum. Bu yıl bana en büyük desteği, bunaldığımı fark ederek, işinden izin alıp beni yalnız bırakmayan Bilge Düşünceli'den aldım. Elbette bu organizasyon Seçil Toros olmadan da olamazdı. Bilge Abla ve Seçil pazar sabahının o erken saatlerinde benimle birlikte masa taşıdı ve süslemeleri tamamladık. 

Yemeklerin tamamını evde yapma kararım yine öncelikle annemi etkiledi elbette. Onun nefis biber dolmaları ve börekleri yine çok lezzetliydi. Sevgili Olça Bora da, Canan ile birlikte peynirli börek ile destekledi bizi. Sevgili Hatice Özer ise gözlemeleri sabahtan taze olarak yaptırdı, saatinde yetiştirdi ve Ece'ye hediye etti. Mercimekli salata nefis sunumu ile Şeyda Tuncer'den geldi. E geri kalanı da bir zahmet ben yaptım. Kısır, tuzlu kurabiyeler, üzümlü kurabiyeler, kekler ve havuçlu salata da benden oldu. Sevgili dayım Ümit Altuncu gün boyunca çay servisini üstlendi. Kolay değildi valla tam 40lt ile sürekli taze çay sunmak.

Bu yıl yine hayal ettiğim gibi kalabalıktık. Akrabalarla ve dostlarımla dolu bir günü yaşadık. Herkesin yüzündeki içten ifade benim için unutulmazdı. Fotoğraflardan bunu tescil de ettim.

Çocuklar saatlerce oyun oynadılar. Kimi zaman kendi kendilerine, kimi zaman bizlerle. Erkekler maç bile yaptı çamların altında. Saat 11:00'de başlayan günümüz 18:00'e kadar devam etti.

Bu gece yatağa yattığımda içimde tarifsiz bir mutluluk vardı. Sevdiğim onca insan ile yalnız olmadığımızı hissettiğimiz bir günün sonu, yüzümüzde tarifsiz bir gülümseme ve huzur ile son buldu. 

Bazen bana böylesine bir organizasyonu neden yaptığımı soranlar oluyor. Elbette kreşte 10 kişi ile bir doğum günü de olamaz mı? Niye olmasın. Ne var ki aşağıda paylaştığım fotoğraf kareleri benim tek cevabım.  

Ailemizin en büyüğü olan anneannem, son dönemde yürümekte zorluk çekiyor. Bir de omuz kırığı atlattı. Tam saatinde bizimleydi. Daha büyük bir mutluluk olabilir mi. Ailemin benim her acayip organizasyonumda arkamda olduğunu bilmek o kadar inanılmaz ki. Biz kalabalık bir aile değiliz ama ne var ki, kendi seçimlerimiz ile kurduğumuz hayatta hiç de yalnız değiliz. Dilerim öyle de devam eder hayat...

Sevgili Ece,
 Güzel bir günde, elimizden geldiğince kutladık 4 yaş doğum gününü. Mumunu üflerken sen o küçücük dudaklarının arasından çıkarttığın kuvvetli nefesinle, ben senin için her günün bir öncekinden daha iyi olmasını diledim. Sana sorduğumda ise sen: " Bir an önce okulun açılmasını ve okuma yazma öğrenmeyi diledim" dedin. Çok şaşırttın beni. Gerek var mı minnoşum aceleye. Sen benim küçücüğümsün. Lütfen hayatı hızlandırmayı dileme ve hep anın adını çıkart, çok zor olsa da...
Seni seviyoruz...